Aşk Masalı
Bir varmış Bir Yokmuş...
Yıllar önce iki çift göz birbirine bakmış sonrasında kalbe giden bir yol ve bu yolda da o ana kadar hiç olmayan bir his ortaya çıkmış. Kalp kalbin olmuş. Bu tatlı düşüncenin zihinlerine verdiği meşguliyetin ne olduğunu anlamaya çalışmışlar. Gel zaman git zaman baktıkları her yerde birbirlerini görür gibiymişler, olur olmaz yerde ve zamanda, "bunlar delirmiş olmalı" İthamlarına maruz kalarak durduk yere gülmeye başlamışlar.
Delikanlı ilk gördüğü cennet yeşili gözlerin bakışını hiç unutamamış.
Aklı da gönlü de onda kalmış. Genç kız da hayatında ilk defa hissettiği tatlı duyguların tarifini yapmaya çalışmış her gün...
Birbirlerine çekildikleri bu tatlı bağ her geçen gün daha da sağlamlaşmış.
Ve ilk defa o meşhur şarkı ile kendilerine ne olduğunu anlamışlar.
"Aşk denilen kelimeyi şarkılarda duyardım
Sen çıkınca karşıma kendimde seni buldum"
O andan itibaren birbirlerini görmeden hatta seslerini bile duymadan yapamaz olmuşlar.
Ve yine meşhur bir şarkı olan:
"Aşığım sana doyamıyorum, ne de güzelsin bakamıyorum"
Bu tınılarla tozpembe bulutların üzerinde gezmeye başlamışlar.
Bu tatlı hülyalar rüyalara, rüyalar hayallere karışmış.
Gençlerin aşkı yedi düvele yayılmış.
Güzel yürekli insanlar buna çok sevinmiş yakıştırmış ve arabuluculuk yapmış.
Ama dünyada her şey de olduğu gibi bu güzelliklerin de zıttı varmış. Kem gözlüler ortaya çıkmış.
Genç kızın çevresinde dedikodular kol gezmeye başlamış, fesatlar kıskananlar kendilerine yakışan ara bozuculuk görevlerini layıkıyla yapmaya başlamış.
Gençler bu duruma bir anlam verememiş ve çevre baskıları ile birbirlerinden uzaklaşmış.
Bu sefer de farklı yönde meşhur şarkılarla baş başa kalmışlar:
"Neden bana bahtım gülmüyor artık sevdiğim yanımda olmuyor artık... "
Gönüllere kara bir lanet çökmüş ama gençler birbirlerini düşünmekten bitap düşmüş.
Deli kanlı
O sıralarda geçirdiği bir kaza sonrası uzun süre tedavi görmüş, cep telefonlarının olmadığı dönemlerde elinle bir şey tutamamış, yürüyememiş dışarı çıkamamış, Durumu haber verememiş.
Genç kız da o zamanlar fesatların da yoğun iftiraları ile bunu sanmış ki gönlünün efendisi artık kendisini sevmiyormuş.
Çok üzülmüş hastalanmış yataklara düşmüş.
O durumun kasvetinde Olumlama yapmak ta mümkün olmadığından git gide vesvese artmış her gönüller kırılmış kalplerin hüzünleri yaşam sevinci bırakmamış.
Tatlı rüyalar kabuslara dönmüş.
Delikanlı aşkının hasreti ile yanıp tutuşurken, derdini anlatacak ve olanlardan bahsedecek fırsat kollamaya çalışmış
Sevdası için mücadele etmeye and içmiş yine meşhur bir şarkı ile harekete geçmiş.
"Seni benden alamazlar ya benimsin ya toprağın"
Belki Ferhat gibi belki mecnun belki Romeo hatta onlardan fazla atılmış aşk tohumu filizlenmiş gönlünü sarmış delikanlı gözünü karartmış bütün zorluk ve engellere baş kaldırmış
Sevdası için mücadeleye firmiş. Genç kızın çevresine, istemeyen yakınlarına ondan uzak tutmaya çalışanlara kafa tutarcasına vuslata koşmaya çalışmış.
Sonunda sevdasına ulaşmış her şeyi bir çırpıda anlatmış ve o andan itibaren adanmışlık ruhu ile birbirlerine sarılmışlar bir daha kopmamak üzere...
Ve meşhur şarkılarını kendileri söylemiş
" Sevgiler çiçek gibi soldurmayalım umudu boşluklara savurmayalım hayat kısa dünyanın çilesi bitmez yılları acılarla doldurmayalım" Diyerek
Dillere destan düğünle dünya evine girmişler...
Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevitine...
İşte destansı çok kısa anlatılmış kahramanları biz olan öykümüz böyle başlamıştı...
Ve hayatımdaki en büyük şansım sol yanım ve sonum olan Rabbimin izniyle ile kendi gibi güzel evlatlar veren sonsuz aşkımla Dilerim ki bahşedilen ömrümüzü sonsuza kadar birlikte sağlıkla huzurla tamamlarız
Mevla’m iki güzel başlangıcı bizlere bugün bahşetmiş. Biri Evlilik yıl dönümü diğeri de ilk göz ağrımız kızımız Şeyma'nın bugün doğmuş olması.
İyi ki Doğdun kızım... İyililerimin en güzelleri Rabbimden temennim eşim kızlarım, Şeyma ve Eylül ile sağlıkla geçen nice mutlu huzurlu yıllara inşallah.
Bu temennim herkese gelsin.
Facebook Yorum
Yorum Yazın